“Literatürde, Türkiye'den bir yabancıya "Van kedisi" olarak satılan ve sonrasında yurtdışına giden ilk kediler olarak 1955'te İngiliz Laura Lushington ve Sonia Halliday'e 500 Sterlin'e satılan, biri "Van güzeli İskenderun" isimli iki kedi kaydedilmektedir. Aslında "Van güzeli İskenderun"un ve hemcinsinin safkan Van kedileri olmadıkları, baş ve kuyruk kısımlarının renkli ve benekli olmalarından bellidir. Lushington'ın bu kedilerden türettiği kedi türü, günümüzde "Van" ismi taşımakta olsa bile safkan Van kedisinden farklı bir ırk oluşturmaktadır. Lushington bu kedilere Turkish Van ismini vermiştir ve bu isim Fransızca'ya "Turc de Van", Almanca'ya da "Türkisch Van" şeklinde geçmiştir.[1] Turkish Van kedisinin başka isimler altında (örneğin;Ermeni Van'ı) anıldığı da olmaktadır. Nitekim belirtilen kaynakta, safkan Van kedisinin sadece Türkiye'de bulunması nedeniyle Erivan hayvanat bahçesinin işbirliği arayışlarında olduğundan söz edilmektedir. Başka bir deyişle Van kedisi ve Turkish Van kedisi farklı cinslerdir. Ancak, Türk Van kedisi de safkan cins gibi iyi yüzücüdür ve göz renkleri üç çeşittir. Aradaki farkın az çok anlaşılmaya başlandığı günümüzde, safkan Van kedisini Turkish Van'dan ayırmak için bu cins Batı literatüründe de Türkçe olarak "Van kedisi" şeklinde adlandırılmaktadır. Bu kediler sarı ve beyaz tüylerden oluşan oldukça uzun tüylere sahiptir. Karakteristik olarak kulakları iç kısmında simetrik, boyunda tek bir noktada sarı tüyler bulunmaktadır. Ayrıca kuyruk tamamen sarı tüyler ile çevrilidir. Yani söz konusu ırk bildiğimiz Van kedilerinden oldukça farklı fenotipik özelliklere sahiptir.”